15 Temmuz 2016 Cuma

Yine, Yeni, Yeniden Şebboy


Sebboy ve Ben


Bugün uzak geçmişten değil yakın geçmişe dair bugünümü de dahil eden bir hikaye var.

Şebboy’u hatırlarsınız. Hani şu “Bu Kalp Kırıldı Yenisini Alabilir miyim Lütfen” adlı hikayeme konu olan esas oğlan Şebboy (O kimdi yaa diyorsan bi zahmet geri gidip okuyacaksın canım).   Işte O Şebboy ile geçtiğimiz Eylül ayından beri yeniden beraberiz.  Bu hikayede nasıl tekrar hayatıma geri döndüğünü anlatıyor olacağım.

Şebboy ile 2014 Haziran ayında hikayeme konu olan olaylar silselesinin son noktası olan uzatmalısı ile olan ve halen devam eden on and off ilişkisini öğrendiğim günlerden sonra bir daha hiç görüşmemiştim.  Cevap bile vermediğim doğum günümden on gün önce attığı kutlama mesajının dışında bir iletişime geçmediğim gibi trafikte bir sabah karşıma çıktığında da beni görmediğini umarak gaza basıp uzaklaşmıştım.

Ağustos ayının başında çalıştığım işten ayrılmış, patronum olacak olan patates kafa ile son kez görüşmüş kalbim ve umutlarım kırılmış bir halde eve daha yeni gelmistim ki Şebboy’dan “akşam Karaköy’de yemek yiyelim mi?” diye soran bir mesaj geldi.  Daha ben ilk mesajın şaşkınlığını yaşarken arkasından da “biraz damdan düşer gibi oldu ama” diyen ikinci mesajı geldi.  Gözlerimi ayırmadan mesajlarına bakarken artık ona kızgın olmadığımı hissettim.  Kızgınlık bir yana bana yaşattıklarına dair hiçbir kin hissetmediğimi fark ettim.  Neden görüşmek istediğine dair duydugum meraktan baska.  “Olur” diye kısa bir mesaj attım.  Yahu attım atmasına ama ben zaten karşıya eve geçmişim şimdi bir daha karşıya geçebilir miyim diye balkondan görünen Boğaz Köprüsü’ne bakınca yuh Şebboy için bu trafiğe girip sinir harbi geçiremem şimdi diye düşünüp “ben zaten evdeyim sen de karşıya geçeçeksin nasıl olsa, bu tarafta bulusalım” diye cevap verdim.  
“Olur öyle yapalım” deyip hemen benim eve yakın bir restaurant da bulusmayı kararlaştırdık. 

Ev arkadaşım olan ve Şebboy ile yaşadığım her olaya yakın tanık olan Hyperella eve geldiğinde ona olan biten herşeyi bir çırpıda anlattım.  Bir süre gülmekten konuşamadı sonra gayet sakin bir şekilde “iyi git bari ama abartma kıyafeti, makyajı doğal görünmelisin.  Hatta uzerindeki şort ve tişört ile gitmelisin. Tabii eğer buluşma maksadın eski sevgiliyi dütmek değilse” deyip hazırlanmama yardım etti.

Buluşmak icin restauranta gittiğimde Şebboy benden önce gelip benim sevdiğimi bildiği rose şaraptan bir şişe sipariş etmiş beni bekliyordu. Onu gördüğümde icimdeki sakinlik yerini karnımda başlayan kelebek partisine birakiverdi birden.  Sanki hiç kopmamışız da ondört ay boyunca hergün görüşmüşüz gibi geliyordu bana.  Bunun nedenini biri bir psikoloğa sorsun sonra da bana söylesin lütfen.
Karşımda duran erkek türünün güzel örneği, ondört ay once aşkından eriyip bittiğim Şebboy değilmiş de uzun zamandır görmediğim bir arkadaşımmış gibi görüşmediğimiz zamanlarda neler yaptığımı herşeyi bir bir anlattım ona.  Filtresiz, olduğu gibi.  Ayrıldığımızda nasıl hissettiğimi, herşeyi bildiğimi, ona nasıl kızgın olduğumu, bana nasıl hissettirdiğini, ondan sonra hayatıma giren insanları herşeyi anlattım.  Bir kız arkadaşı olduğunu söyledi.  Zaten biliyordum, Hercai söylemişti.  Bir ara telefonunu aldı lavaboya gitti.  Bir süre geçip de gelmeyince “kız arkadaşınla masada da konuşabilirsin lavaboda takılmana gerek yok” diye bir mesaj attım.  Geldiğinde “Kız arkadaşımla konuşmuyordum, işle ilgili bir durum vardı onu konuşuyordum” dedi.  Ben de yedim di mi?  Değişmiş mi? Hayır diye geçirdim içimden. 
Yemeğimizi yiyip evlerimize gitmek üzere hazırlanıyorken “Arabamı karşıda bıraktım.  Beni eve bırakabilir misin?” diye sordu.  “Valla sevgilim olmayan insanları evlerıne kadar bırakma gibi bir huyum yok.  Sevişecek miyiz? Hayır. O zaman seni ancak yolumun üzerinde toplu taşımaya ulasabileceğin bir yere bırakabilirim” diye cevap verdim. 
“Ciddi misin?” diye sordu.  Kalp krizi kadar ciddiydim.

Iste Şebboy ile tekrar bir araya gelmemizin hikayesi böyle başladı.  Ondan ayrıldığım da sık sık düşündüğüm tekrar bir araya gelsek neyi farklı yapardım sorusunun cevabını onu tekrar gördüğüm gece bulmuştum.  Sorunun cevabı, daha net olurdum, duygularımı daha açık yaşardım ve onu da bunu yapması icin dibine kadar zorlardım.


 Yeni hikayeler geliyor ancak şu aralar kafam biraz karışık, accık idare edin beni, olur mu?

8 yorum:

  1. Robdöşambr in the işkembe salonu...

    YanıtlaSil
  2. Arayı uzatma olur mu... Yeni hikayeleri bekliyoruz 😉

    YanıtlaSil
  3. Çok ara verdin.. Daha bir sürü boşluk var dolacak😁

    YanıtlaSil
  4. Ay bu ne güzel bir blogmuş böyle hemen geçmişe gidip bir bir göz atacağım yaptıklarına

    YanıtlaSil
  5. yaa yok mu yeni yazı ne güzel okuyordum :(

    YanıtlaSil
  6. Cok ozledik yazilarinizi... arayi cok acmayin, olur mu? her hafta yeni yaziniz yayinlandi mi diye bakiyorum. bekliyoruz.

    YanıtlaSil
  7. Neden yazılara ara verdiniz ?

    YanıtlaSil
  8. Biz de gün içerisin de yaşadığımız anıları paylaşmak için blog açtık bizi takip ederseniz seviniriz
    https://hayatyk.blogspot.com.tr/

    YanıtlaSil